11 Aralık 2015 Cuma

Depresif Miró’nun Kadınları, Kuşları ve Yıldızları

      

Kimdir Miró?
Joan Miró 1893 yılında Barselona'da dünyaya geldi. 14 yaşında Barselona'da La Lonja’s Escuela Superior de Artes Industriales y Bellas Artes (Güzel Sanatlar ve Endüstriyel Sanatlar Okulu)'na katıldı. 3 yıllık sanat eğitimi sonrasında 1912-1915 yılları arasında Barselona'daki Francesc Galí’s Escola d’Art isimli sanat okuluna devam etti. İlk sergisini Barselona'da 1918 yılında açtı. 1920 yılında Paris gezisi sırasında Pablo Picasso ile tanıştı. Bundan sonra Miró zamanının yarısını Paris'te geçirmeye başladı ve burada tanıştığı Max Jacob, Pierre Reverdy, ve Tristan Tzara ile Dada hareketine katıldı. Paris'teki ilk sergisi 1925'te Galeri Pierre'de büyük bir sürrealist hareket olarak yankı buldu. 1936'da iç savaş sebebiyle İspanya'yı terk etmek zorunda kaldı, 1941'de geri döndü. Aynı yıl New York, The Museum of Modern Arts'da ilk büyük retrospektif sergisini açtı. Miró, Josep Lloerns y Artigas'la birlikte seramik çalışmalarına başladı bununla beraber baskı alanına da ilgi gösterdi ve sanatını çok yönlü icra etmeyi seçen Miró 1960 yılında heykeltıraşlığa başladı.

                              Palma de Mallorca’daki evinin stüdyosunda Joan Miró-1977. Fotoğraf: Christian Simonpietri/ Sygma/ Corbis

Geceyarısında ve Sabah Yağmurunda Bülbülün Şarkısı (The Nightingale’s Song at Midnight and Morning Rain)
Bu eser sanatçının erken dönem (1940) eserlerindendir ve “Constellations - Takımyıldızlar” koleksiyonunda yer alır. Takımyıldızlar koleksiyonu Sabancı Müzesindeki sergide gösterimde yer alıyor. Sanatçının pek çok kez, pek çok farklı formda resmettiği kadınlar, kuşlar ve yıldızları bu koleksiyonda görmek mümkün.



Kaçış Merdiveni (The Escape Ladder)
Kaçış merdiveni 1940 yılına ait ve yine Constellations koleksiyonda yer alan bir başka çarpıcı eserdir. Merdiven formu Miró’nun pek çok eserinde yer alır, sanatçı hayatının tam da bu döneminde 1936 yılında önce İspanya iç savaşı yüzünden Fransa’ya kaçmış, sonra da Fransa’da 2. Dünya Savaşının tehtidine maruz kalmıştı.



Kaçan Gözün Kaçış Merdiveni (The Ladder of the Escaping Eye)
Sanatçı pek çok tablosunda ve baskı çalışmalarında kullandığı kaçış merdiveninin 1971 yılında bronz heykelini de yapmıştır. Miró resmederek başladığı pek çok formun heykel, seramik gibi değişik çalışmalarını da oluşturarak sadece resimle sınırlı kalmamış, plastik sanatların pek çok alanına el atmıştır.


Gözyaşının Gülümsemesi (The smile of a tear)
Sanatın pek çok dalıyla ilgilenen Miró, etkilendiği şiirleri resmetmek, kelimeleri kendi dünyasındaki formlara aktarmak konusunda da bir ustaydı. Gözyaşının Gülümsemesi sanatçının 1973 yılında yaptığı bir tablosudur. Tablonun üst kısmı ile alt kısmı arasındaki kontrast dikkat çekicidir. Birbirinden keskin sınırlar ile ayrılan bu iki dünya arasındaki ufuk çizgisinde yer alan siyah gözyaşı damlası iki bölüm arasındaki bağlantıyı oluşturur.



Prenseslerdeki Züppe Parti (Snob Party at the Princess’s)
Bu eser sanatçının 1944 yılına ait oldukça renkli ve neşeli, Paris’te 1920’lerde sanat çevresi ve sosyetenin katıldığı partilere gönderme yapan bir eseridir.


Kadın ve Kuş (Dona i ocell)
Kadın ve Kuş; Miró’nun Artigas ile birlikte yaptığı ve 1983 yılında tamamlanan heykeldir. Bu heykel 22 metrelik yüksekliği ile Miró’nun en büyük eseridir ve Barselona’dadır.
Miró geride pek çok paha biçilmez eser bırakarak 25 Aralık 1983'te İspanya'nın Palma de Mallorca şehrinde hayata gözlerini kapamıştır.


Miró ve Depresyonu
Miró depresyondan muzdarip bir sanatçıydı. Bu hastalığı onun eserlerinin yanı sıra röportajlarında ve yazılarına da yansımıştır. Miró’nun bilinen ilk depresyon epizodu 1911 yılında, sanatçı 18 yaşında iken ortaya çıkmıştır. Miró bu durumu tanımlarken “Ciddi bir depresyon yaşıyordum ve moralim çok bozuktu, tam üç ay boyunca yataktan çıkmadım” demiştir. Miró’nun biyografisini de yazan arkadaşı Roland Penrose 1911 yılındaki bu epizodun Miró’nun hayatındaki ilk büyük kriz olduğunu, neşeli, masum hatta huzurlu görüntüsüne rağmen Miró’nun hiçbir zaman şiddetli elem ve depresyon ataklarına karşı koyamayan bir yapısı olduğunu belirtmiştir.
Son yıllarda depresyon ve artistik yaratıcılık arasındaki bağlantıya odaklanmış araştırmaların sayıları artmıştır. Miró bu araştırmaların önemli bir bileşenidir. Hatta Miró’nun yüzüncü yıl sergisi sırasında 1993 yılında Katalan Psikiyatri Derneği, Joan Miró vakfı ile birlikte "Mood Disorders and Spirituality in 20th-Century Artists" isimli sempozyumu organize etmiştir. Sempozyuma psikiyatristler, psikologlar, eleştirmenler, sanat tarihçileri ve Antoni Tapies ve Eduardo Chillida gibi İspanya’nın hayattaki sanatçıları da katılmıştır. Sempozyumda sunulan çalışmalar ve yürütülen tartışmalar, duygusal yüklenmeler ile disiplinler arası iletişim kurmanın zorluğu konusunda fikir birliği oluşturmuş ve depresyon ile sanatsal yaratıcılık arasında bağlantı bulunduğu sonucunu ortaya koymuştur. 1993 yılından bu yana aynı alanda yapılan pek çok çalışma da bu bulguları destekler sonuçlar ortaya koymaktadır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder