Kimdir
Miró?
Joan
Miró 1893 yılında Barselona'da dünyaya geldi. 14 yaşında Barselona'da La
Lonja’s Escuela Superior de Artes Industriales y Bellas Artes (Güzel Sanatlar
ve Endüstriyel Sanatlar Okulu)'na katıldı. 3 yıllık sanat eğitimi sonrasında 1912-1915
yılları arasında Barselona'daki Francesc Galí’s Escola d’Art isimli sanat
okuluna devam etti. İlk sergisini Barselona'da 1918 yılında açtı. 1920 yılında
Paris gezisi sırasında Pablo Picasso ile tanıştı. Bundan sonra Miró zamanının yarısını Paris'te geçirmeye
başladı ve burada tanıştığı Max Jacob, Pierre Reverdy, ve Tristan Tzara ile
Dada hareketine katıldı. Paris'teki ilk sergisi 1925'te Galeri Pierre'de büyük
bir sürrealist hareket olarak yankı buldu. 1936'da iç savaş sebebiyle
İspanya'yı terk etmek zorunda kaldı, 1941'de geri döndü. Aynı yıl New York, The
Museum of Modern Arts'da ilk büyük retrospektif sergisini açtı. Miró, Josep Lloerns y Artigas'la birlikte
seramik çalışmalarına başladı bununla beraber baskı alanına da ilgi gösterdi ve
sanatını çok yönlü icra etmeyi seçen Miró 1960
yılında heykeltıraşlığa başladı.
Palma de
Mallorca’daki evinin stüdyosunda Joan Miró-1977. Fotoğraf: Christian
Simonpietri/ Sygma/ Corbis
Geceyarısında
ve Sabah Yağmurunda Bülbülün Şarkısı (The Nightingale’s Song at Midnight and
Morning Rain)
Bu
eser sanatçının erken dönem (1940) eserlerindendir ve “Constellations - Takımyıldızlar”
koleksiyonunda yer alır. Takımyıldızlar koleksiyonu Sabancı Müzesindeki sergide
gösterimde yer alıyor. Sanatçının pek çok kez, pek çok farklı formda resmettiği
kadınlar, kuşlar ve yıldızları bu koleksiyonda görmek mümkün.
Kaçış Merdiveni (The
Escape Ladder)
Kaçış
merdiveni 1940 yılına ait ve yine Constellations koleksiyonda yer alan bir
başka çarpıcı eserdir. Merdiven formu Miró’nun pek çok eserinde yer alır, sanatçı hayatının tam da
bu döneminde 1936 yılında önce İspanya iç savaşı yüzünden Fransa’ya kaçmış,
sonra da Fransa’da 2. Dünya Savaşının tehtidine maruz kalmıştı.
Kaçan Gözün Kaçış
Merdiveni (The Ladder of the Escaping Eye)
Sanatçı
pek çok tablosunda ve baskı çalışmalarında kullandığı kaçış merdiveninin 1971
yılında bronz heykelini de yapmıştır. Miró resmederek başladığı pek çok formun heykel, seramik gibi
değişik çalışmalarını da oluşturarak sadece resimle sınırlı kalmamış, plastik sanatların
pek çok alanına el atmıştır.
Gözyaşının
Gülümsemesi (The smile of a tear)
Sanatın
pek çok dalıyla ilgilenen Miró,
etkilendiği şiirleri resmetmek, kelimeleri kendi dünyasındaki formlara aktarmak
konusunda da bir ustaydı. Gözyaşının Gülümsemesi sanatçının 1973 yılında
yaptığı bir tablosudur. Tablonun üst kısmı ile alt kısmı arasındaki kontrast
dikkat çekicidir. Birbirinden keskin sınırlar ile ayrılan bu iki dünya
arasındaki ufuk çizgisinde yer alan siyah gözyaşı damlası iki bölüm arasındaki
bağlantıyı oluşturur.
Prenseslerdeki Züppe Parti (Snob Party at the
Princess’s)
Bu eser sanatçının 1944 yılına ait oldukça renkli ve neşeli, Paris’te 1920’lerde
sanat çevresi ve sosyetenin katıldığı partilere gönderme yapan bir eseridir.
Kadın
ve Kuş (Dona i ocell)
Kadın ve Kuş;
Miró’nun Artigas ile
birlikte yaptığı ve 1983 yılında tamamlanan heykeldir. Bu heykel 22 metrelik
yüksekliği ile Miró’nun
en büyük eseridir ve Barselona’dadır.
Miró geride pek çok paha biçilmez eser
bırakarak 25 Aralık 1983'te İspanya'nın Palma de Mallorca şehrinde hayata
gözlerini kapamıştır.
Miró ve Depresyonu
Miró depresyondan muzdarip bir sanatçıydı.
Bu hastalığı onun eserlerinin yanı sıra röportajlarında ve yazılarına da yansımıştır.
Miró’nun bilinen ilk
depresyon epizodu 1911 yılında, sanatçı 18 yaşında iken ortaya çıkmıştır. Miró bu durumu tanımlarken “Ciddi bir
depresyon yaşıyordum ve moralim çok bozuktu, tam üç ay boyunca yataktan
çıkmadım” demiştir. Miró’nun
biyografisini de yazan arkadaşı Roland Penrose 1911 yılındaki bu epizodun Miró’nun hayatındaki ilk büyük kriz
olduğunu, neşeli, masum hatta huzurlu görüntüsüne rağmen Miró’nun hiçbir zaman şiddetli elem ve
depresyon ataklarına karşı koyamayan bir yapısı olduğunu belirtmiştir.
Son
yıllarda depresyon ve artistik yaratıcılık arasındaki bağlantıya odaklanmış
araştırmaların sayıları artmıştır. Miró bu araştırmaların önemli bir bileşenidir. Hatta Miró’nun yüzüncü yıl sergisi sırasında 1993
yılında Katalan Psikiyatri Derneği, Joan Miró vakfı ile birlikte "Mood
Disorders and Spirituality in 20th-Century Artists" isimli sempozyumu
organize etmiştir. Sempozyuma psikiyatristler, psikologlar, eleştirmenler,
sanat tarihçileri ve Antoni Tapies ve Eduardo Chillida gibi İspanya’nın
hayattaki sanatçıları da katılmıştır. Sempozyumda sunulan çalışmalar ve yürütülen
tartışmalar, duygusal yüklenmeler ile disiplinler arası iletişim kurmanın
zorluğu konusunda fikir birliği oluşturmuş ve depresyon ile sanatsal
yaratıcılık arasında bağlantı bulunduğu sonucunu ortaya koymuştur. 1993
yılından bu yana aynı alanda yapılan pek çok çalışma da bu bulguları destekler
sonuçlar ortaya koymaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder